23 Eylül 2007 Pazar

Almanya - Deutschland - Germany

Almanya diyince aklımıza hemen gurbetçi hemşerilerimiz gelir her halde.
Ama almanya sadece turkler için gurbet mekanı değil bir sürü değişik ülkeden
gelen insanlar için gurbet mekanıdır.
Ama resmi olarak ilk turk işçileri almanyaya 1970 de yani yıllar önce
gittiği için bizim aklımızda hep gurbet mekanı olarak kalmıştır.
Muhakkak herkezin ailesinden birileri almanyaya çalışmaya gitmiştir.
Hep onların anlattıklarıyla yetinmişizdir. Ama almanyaya gidip
orda 4 sene yaşamış yeni kuşak biri olarak birazda benden almanyayı dinleyin.

Almanya hakkındaki ilk sözüm nüfusu olacaktır. Almanyanın nüfusu
türkiyeden fazladır. 85 milyon çivarında nüfusu vardır.4-5 milyon Türk yaşadığı tahmin edilmektedir.
16 eyaletten ve 800 küsür tane şehirde oluşmuştur.

Almanya hem bir bilim ülkesi, hem her köşesi tarih kokan bir ülke hemde yeşilliklerle
dolu bir yerdir. İnsanlar kendilerine gösterdikleri saygının aynısını doğayada gösterdikleri
için her köşesinde yeşili barındırmışlardır. Her halde birazda kendilerini düşünmüşler doğayı
korurken, eğer yeşil alanları olmasaydı Sabah ve haftasonu sporlarını nerede yapacaklardı :)

Hem spor olsun hem tasarruf olsun diye 60-70 yaşındaki annanem / dedem yaşındaki insanlar
bile bişiklete binmektedirler. Onları görünce hayrete düşmemek elde değildir.

Almanya bir çok ülkeden insanı barındıran bir ülkedir. Özellikle Frankfurt şehrinde yapılan
istatistiksel çalışma hayret vericidir. 2005 yapılan bir çalışmaya göre Frankfurtta 180
milletten insanın yaşadığı tespit edilmiştir. Frankfurt hem çok büyük ve cazip bir şehir olmuştur
öbür yandan da yaşaması zor, hayatın pahalı olduğu bir şehirdir. Avrupa merkez bankası başta olmak
üzere bir çok bankanın frankfurtta olması yüzünden "bankalar şehri" olarakta bilinmektedir.
Öyleki Frankfurtta bir döner parasına berlin veya köln de 2 döner yiyebilirsiniz :))

Almanya hakketen gidip görülmeye değer bir ülkedir arkadaşlar, haşin konsolosluk memurlarını
atlatabilirseniz muhakkak gidip görün derim. Her gün yüzlerce insanımız çalışmak veya almanca
öğrenmek için yada üniversitede okumak almanyaya gitmeyi tercih etmektedir.
Sanırım bu yoğun talepten ötürü olsa gerek konsolosluk görevlileri biraz haşin olmuşlar.

Yaşlı nüfusun arttığı , genç nüfusun azaldığı büyük avrupa ülkelerinin başında gelmektedir.
O yüzden sigorta şirketleri günden güne zor duruma düşmekte ve sürekli emeklilik ve sigorta
kanunlarında değişiklik yapılmaktadır. Emeklilik ve Sigorta şirketlerinin üzerindeki yükü
azaltmak için sağlık giderleri yavaş yavaş vatandaşa yıkılmaya çalışılmaktadır.

Eskiden sağlık sigortaları herşeyi karşılarken artık bir çok şeyi karşılamaz olmuştur.
2000 yılında kalifiye eleman açığını kapatmak için çıkartıkları GreenCard yasasını
ilk fırsatta tekrar yapacakları kesindir. Yoksa hem kalifiye eleman açığını kapatamıcaklar hemde
genç nufüs azaldığı için sigorta masrafları artacak ve sigorta şirketleri batacaktır.
Her ne kadar istemeselerde ,bunu bildikleri için yeni bir göç yasası çıkaracakları kesindir.

Bu kısa almanya bilgimin sonunda şunu demeliyimki oraya gitmek kolay dönmek zordur arkadaşlar ;)
Bende demesi, uyarmadı demeyin sakın...

Almanya resimlerini görmek için tıklayınız ..

24 Ağustos 2007 Cuma

Java , Axis, Web Service nedir bu üçü , ne işe yarar ?

Atos , Portos ve Aramis işte karşınızda üç silahşörler.
Bu filmi sanırım 1997-98 yıllarında üniversiteye hazırlanırken kadıköyde süreyya sinemasında seyretmiştim. Çok güzelde birlikten kuvvet doğar diyorlardı :) ana konusu buydu.
Sonra anladım ki hayatta herşeyde , her konuda birlikten kuvvet doğuyormuş. İşte gücü oluşturan 3 lü karşınızda. kısa bir zaman içinde bu üçlü nasıl bir arada olur, nasıl çalışır , ne yapmak gerekir, bir aceminin başına gelebilecek sorunlar nelerdir burda olacak..

görüşmek üzere..

12 Ağustos 2007 Pazar

AZOR ADALARI - PORTEKİZ

Merhaba
Bir iş seyahati için gittiğim ve bir ay kaldığım Portekize bağlı Azor adalarındaki izlenminlerimi sizlerle paylaşmak istedim.Azor adaları hakkında detaylı bilgiyi bu yazımda bulabilirsiniz.

Azor adaları Portekize bağlı 9 takım adadır. En yakın kara mesafesi 1500 km ile Lizbondur.
Amerikaya ise 4000 km mesafesi vardır. En büyük adası Sao Migual'de 130839 kişi
yaşamaktadır,en küçük adası ise Corvadır ve 445 kişi yaşamaktadır. Diğer adlardaki nufüsta binlerle sayılmaktadır.Azor adasına yerli dilde AÇORES diyorlar.

Azor adalarının başkenti Ponta Delgada isimli şehirdir diyebiliriz. Çünkü
Avrupa ve Amerika bağlantılı bütün uçuşlar bu şehir üzerinden
gerçekleşmektedir.Azor adasına en kolay ulaşım Lizbonda uçakladır. Sata havayolları adanın yereluçak şirketidir. Sata havayolu hem adalar arasında uçuş yapmakta hemde
adalardan Amerikaya ve Avrupaya uçuşlar yapmaktadır. Biz Azora gelmek için
istanbulda lizbona uçtuk, ordan da Sata havayolu ile adaya geldik. İstanbuldan
Lizbon uçak yolculuğu yaklaşık 4 saat sürmektedir. Lizbondan azora uçuş
ise 2 saati bulmaktadır.

İstanbulda Lizbona uçuş biraz uzun sürsede genel olarak rahat bir yolculuk
sayılır. Çünkü lizbondan Azora uçarken Atlas okyanusunun üstünde uçtuğumuzdan olsa gerek ,uçak bazen çok fazla sallanmakta, haliyle buda yolculuğu biraz sıkıcı yapmaktadır.

Azor adaları tamamen doğal güzelliklerle kaplı biryerdir. Volkanik kayalar
üzerine oluşmuş bir adadır. Bu yüzden adadaki kumsallar simsiyahtır. Normalde
görmeye alıştığımız sarı kumsallar yerine siyah kumlarla kaplı kumsallar
vardır.
Nerdeyse adadaki bütün evler tek katlı yada iki katlıdır. Sadece otel ve yeni
yapılmış iş yerleri apartman şeklinde yüksek yapıdır. Evlerin çoğunluğu eski ve
tek katlı yapılardır.





İlginç bir de balkon yapıları vardır. Evler dümdüz inşaa elimiş ve düz duvara
çıkma balkon yapılmıştır. Balkonları bizim balkonlarımız gibi kocaman değil
sanki sadece süs olsun diye yapılmış gibidir. Bir insanın sığamıyacağı kadar
küçüktür.





Adaya gittiğinizde gözünüze çarpan ilk şey kaldırımların çok küçük olduğu
olacaktır.Hatta kimi yerlerde kaldırım bile yoktur. Evlerin kapıları direk yola
açılmaktadır.





Ponta Delgada şehrinde bir sürü otel bulmak mümkündür. Buraya sürekli olarak
büyük yolcu gemileri gelmektedir. Atlantik okyanusunun ortasında olmasından
dolayı bir çok gemi burayı bir konaklama merkezi olarak kullanmaktadır. Bu
fırsatı iyi değerlendirmek isteyen ada halkıda daha büyük ve modern bir liman
inşaatına çoktan başlamış bile. Adanın dünyaya açılan ikinci kapısı olan limanı
geliştirip daha çok gemi ve yolcu ağırlamayı hedefliyorlar.

Özellikle turistik amaçla yolcu taşıyan gemiler çok sık gelmektedir. Dünya turu
yada Amerika-Avrupa turu yapan yolcu gemileri çok sık gelmekte. Ayrıca
küçük yatlarıyla gezen insanlar içinde ideal bir dinlenme merkezidir. Var olan
yat limanı sürekli doludur. Büyük yolcu gemileri ise baze 1-2 gün kadar
kalmakta bazende sabahtan gelip akşama hareket etmektedir. Yolcu gemileri
geldiği zaman şehirde bir hareketlilik hemen göze çarpmaktadır. Meraklı
gözlerle etrafı süzen, ellerinde fotoğraf makineleri olan insanlar hemen
kendilerini belli etmektedir.






Adada en çok tüketilen yemek balık ve tavuk sanırım. Hangi restoranta
giderseniz gidin menüde muhakkak balık ve tavuk seçenekleri ilk sıralarda
yer almaktadır.
Çok çeşitli Balık yemeklerini menülerde bulabilirsiniz. Tuna,Köpek balığı,
İskorpit (Wreck fish) , kılıç balığı (swordfish) ve bir sürü değişik balık
çeşidini bulmanız mümkündür.
Eğer nisan ayında Azorda olursanız 26.nisan günü adanın kurtuluş gününde ada
kapısında düzenlenen konsere katılabilirsiniz. Adanin giriş kapısı olarak
Kullanılan eski yapısı önünde kutlamalar yapılmaktadır.




Azorlar adalarını tek tek gezemek kısmet olmadı ama Sao Migual adasında bir çok
yere gitme fırsatım oldu. Ada resmen bir doğal orman parkıdır. Hiç bir şekilde
orjinalliğini bozmamıştır.



Bir araba kiralayarak ada da istediğiniz yere gitmeniz mümkündür. Arabanızla
kimi yerde köylerin içinden giderek, kimi yerde de ormanın içinden geçerek
istediğiniz yere gidebiliyorsunuz.



Benim çok hoşuma giden ayrı bir özellik ise şudur : Hemen hemen her kasabanın
girişinde yada çıkışında o bölgeye tepeden baktığınızda bütün bölgeyi
görebileceğiniz bir gözetleme yeri yapmışlar. Gözetleme yeri derken kule vb.
gibi bişeyi kastermediyorum. O kasabaya girerken yada çıkarken muhakkak bir
tepeden geliyorsunuzdur yada gideceksinizdir. Tam o tepelik yere durup o
bölgeyi seyredesiniz diye küçük bir alan yapmışlar. Böylece biraz önce içinden
geçtiğiniz kasabayı kuş bakışı görmenizde mümkün olmaktadır.




Adada o kadar çok doğal güzellik var ki anlatmakla bitmez. Şelaleler, sıcak su
kaynakları,kumsalları, gölleri, kocaman yeşil alanları vs..



Ormanın içine girdiğinizde o kadar güzel bir sessizlik oluyor ki, bir an için
içiniz ürperiyor. O kadar çok alışmışız ki şehir hayatındanki gürültüye,
ormanlık bir alandaki o güzel sessizlik bize çok tuhaf geliyor. Bazı şeylerin
fotoğraflarını çekerek size aktarabilirim ama ormanın içindeki o etkileyici ve
derin sessizliği anlatmama kelimeler yetmiyor.
İşte benim Azor hakkındaki düşüncelerim. Birgün yolunuz düşerde Azora
giderseniz eğer bu dediklerim aklınızda olsun.

Not : Ada hakkında daha fazla resim için bu linke bakabilirsiniz.

Selim Göktaş

9 Ağustos 2007 Perşembe

Blogumuzdaki ilk mesajımız hayırlı olsun :)

Beleş maldan tatlısı var mı arkadaşlar. O kadar web sitesi yapmak istedim, şöyle olsun , böyle olsun diye planladım durdum. Ama bir türlü hayata geçiremedim. Şimdi de böyle hazır şablondan bir sitem oldu. Ağlasam mı , gülsem mi halime bilemiyorum.

Herkeze selamlar.
Selim